NE Occasion began as a hobby and weekend escape. Over the past few years we have grown int.

1. Ne Occasion Llc
2. Occasion Ne Demk

8,600 Followers, 850 Following, 8,500 Posts - See Instagram photos and videos from BLOW ENTERTAINMENT (@blowentertainment). 3,427 Followers, 677 Following, 829 Posts - See Instagram photos and videos from NE Occasion (@neoccasion). Occasion Designed was recommended by a friend after her son’s wedding. We were also told by one of the vendor’s ( whose work we adored at our son’s wedding) that she is the premier event planner in Omaha. It's a testament to her abilities as a wedding coordinator that she flawlessly organized our wedding from under such.

Picking the perfect flowers for that special person can be tough. Let us make it easy on you by allowing our designers to create the perfect arrangement for any occasion! You don’t have to be an expert to know that flowers are a gift that anyone will love, so you can’t go wrong with our Designer's Choice! More Info



Shown at $75.00More Info



These spunky blooms are just what they need to brighten their day! This luscious bouquet is full of tulips, roses, snapdragons, and more. Send these lively flowers to someone you love just because! Perfect for any occasion, this arrangement will have them feeling extra appreciated. More Info



Shown at $80.00More Info



The best reason to send flowers is for no reason at all! Our Weekly Special Just Because arrangement is perfect for the person who deserves a smile on any given day. Show them how much they’re loved with flowers designed by expert florists that will brighten up their room for days! More Info



Shown at $60.00More Info



Buy Now

occasion teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fırsat

Uygun bir fırsat varsa, sizi onunla tanıştıracağım. - If there is a suitable occasion, I'll introduce you to him.

Bu mükemmel bir fırsattı. - This was the perfect occasion.

vesile

O, çeşitli vesilelerle uyarıldı. - He has been warned on several occasions.

O çeşitli vesilelerle oldu. - That happened on several occasions.

{i}ortam

Tom özel ortamlarda sadece takım elbise giyer. - Tom only wears a suit on special occasions.

Elbisen ortam için uygun değil. - Your dress is unsuitable for the occasion.

{i}durum

Başka bir durum için onu ayıralım. - Let's reserve that for another occasion.

Onun hikayesi durum için uygun değildi. - His story wasn't appropriate for the occasion.

gerekçe

{i}sebep

icap

hal

ihtiyaç

gerek

sıra

Yarın ara sıra sağanaklar olabilir. - Occasional showers are possible tomorrow.

Ara sıra okula gitmem. - I am absent from school on occasion.

münasebet

lüzum

özel olay

uygun zaman

neden

önemli gün

olay

Bugünkü büyük olay nedir? - What's the big occasion today?

on occasion ara sıra

{i}şatafatlı kutlama

sebep/durum/sıra/fırsat

sebep ol

elverişli durum

Iüzum

{f}-e yol açmak

fırsat düştükçe

{i}özel durum

Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez. - Tom never drinks except on special occasions.

Ben sadece özel durumlarda kravat takarım. - I only wear a tie on special occasions.

take the occasion durumdan faydalanmak

{i}mahal

gereklik

{i}zaman: I wasn't there on that occasion. O zaman orada değildim

vesile olmak

(Sosyoloji, Toplumbilim)gerkçe

firsat

zaman

O, zaman zaman beni ziyaret etti. - He occasionally visited me.

O, zaman zaman dedektif hikayeleri okur. - He reads detective stories on occasion.

meydan

sebebi olmak

hatıralık

İlgili Terimler

on the occasion of

münasebetiyle

occasionally

ara sıra

Ara sıra Tom'a rastlarım. - I run into Tom occasionally.

Sen ara sıra ziyaret edeceğiz. - We will visit you occasionally.

occasionally

arada sırada

occasional

nadiren

Yarınki hava güneşli ve nadiren yağışlı olmalı. - Tomorrow's weather should be sunny with occasional rain.

occasional

{s}ara sıra meydana gelen

occasional

arada sırada olan

occasional

{s}fırsat düştükçe yapılan

occasional

bazen

Onlar bazen buraya gelir. - They come here occasionally.

Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler. - Teachers should occasionally let their students blow off some steam.

occasional

{s}ara sıra olan

Midemde ara sıra olan ağrılar var. - I have occasional pains in the stomach.

occasionally

zaman zaman

Fibonacci sayıları doğada zaman zaman görünür. - Fibonacci numbers show up occasionally in nature.

Tom zaman zaman Mary'yi anne babasının evinde ziyaret eder. - Tom occasionally visited Mary at her parents' house.

occasionally

nadiren

occasionally

ara ara

occasionally

arada bir

occasionally

sık görülmeyen

occasioned

sebep olan

occasions

fırsatlar

when the occasion arises

yeri geldikçe

when the occasion arises

sırası geldikçe

occasionally

bazen

Kopya cümleler bazen Tatoeba'da oluşturulur. Tekilleştirme robot, Horus, genellikle onlarla ilgilenir. - Duplicate sentences are occasionally created on Tatoeba. The deduplication bot, Horus, generally takes care of them.

Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler. - Teachers should occasionally let their students blow off some steam.

on occasion

ara sıra

Ara sıra okula gitmem. - I am absent from school on occasion.

Onlar ara sıra et yerler. - They eat meat on occasion.

on occasion

arada bir

on the occasion of

dolayısıyla

rise to the occasion

üstesinden gelmek

I would like to take this occasion to thank you all

Bu vesileyle hepinize teşekkür etmek istiyorum

mark the occasion

(deyim)Kutlamak

on that occasion

Bu vesileyle üzerinde

on the occasion

vesilesiyle

on this occasion

bu vesileyle

rare occasion

nadir

take occasion

vesileyle

whats the occasion?

ne vesileyle?

a great occasion

büyük fırsat

a great occasion

büyük şans

equal to the occasion

her ihtimale karşı hazır

it's not the occasion for

sırası değil

not to occasion

mahal vermemek

occasional

belirli bir fırsat dolayısıyle yapılan

occasional

occasionally ara sıra

occasional

occasional chair takımdan ayrı sandalye

on occasion

zaman zaman

O, zaman zaman dedektif hikayeleri okur. - He reads detective stories on occasion.

Biz zaman zaman buluştuk. - We've met on occasion.

on occasion

Ne Occasion Llc

fırsat buldukça

on the occasion of

nedeniyle, ... dolayısıyla

opportunity (occasion)

fırsat

opportunity (occasion)

vesile

rise to the occasion

kendini göstermek

rise to the occasion

kendini ispatlamak

rise to the occasion

(deyim)ozel bir durum karsisinda kendini gostermek,gerktigi gibi ustesinden gelmek

rise to the occasion

gerektiğinde lazım geleni yaparak işin üstesinden gelmek

Occasion Ne Demk

sense of occasion

duruma göre davranma

should the occasion arise

gerekirse

should the occasion arise

icap ederse

special occasion

özel durum

Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez. - Tom never drinks except on special occasions.

Özel durumlar dışında asla içmez. - He never drinks except on special occasions.

special occasion

özel gün

Sadece özel günlerde ıstakoz yeriz. - We have lobsters only on special occasions.

Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar. - On special occasions, some people wear jewels.

when occasion serves

fırsat düşünce

when occasion serves

fırsat olunca